28 Mart 2019, "Dünyada Yükselen Popülizm ve Demokrasinin Krizi" Semineri

Bölümümüz İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Klübü’nün düzenlediği "Dünyada Yükselen Popülizm ve Demokrasinin Krizi" semineri Dekan ve Bölüm Başkanımız Prof. Dr. Haluk Alkan’ın özellikle batıda görülen demokrasi krizlerinin bizleri popülizmi düşünmeye ittiğini belirttiği açılış konuşmasıyla başladı. Alkan, sözü konuşmacı Doç. Dr. Edip Asaf Bekaroğlu’na verdi. 

Popülizm ne değildir? 

Bekaroğlu konuşmasına, popülizmin özellikle son zamanlarda popüler bir kavram olmasından dolayı anlamının muğlaklaşması üzerinde durarak başladı. Bekaroğlu, popülizmin aslında yeni bir olgu olmadığını savundu. Bugüne özgü olan durumun ise bu dalganın kurumsallaşmış Batı demokrasilerinde de görülmeye başlanması olduğunu ifade etti. 2. Dünya savaşı sonrası dönemde siyaset merkez sağ ve sol etrafında şekillenmişti ve iktidar faşizme tepki olarak gelişmişti. Soğuk Savaş, siyasetin alanını daraltan bir dönem olmuştu. 1990’ların ardından yeni toplumsal hareketlerin, küreselleşmenin, göçün arttığı bir dönemin ortaya çıktığını ve merkez sağ ve sol bu duruma adapte olamadığı savundu. Bekaroğlu'na göre ihtiyaçları karşılamayan merkeze alternatif hareketler gelmeye başladı. 

Bu açıdan sunumuna popülizmin ne olmadığını belirterek başlamanın önemli olduğunu ifade etti. Popülizmin demagoji, uçuk vaatler, karizmatik siyaset, popüler liderlik olmadığını söyledi. 

Popülizmin iki kriteri

Bekaroğlu sunumunda bugünün popülistlerinden Donald Trump, Marine Le Pen, Theresa May, Nigel Farage, Geert Wilders, Victor Orban, Pegida hareketi, Hugo Chavez’lerden örnekler verdi. Bu örnekler üzerinden iki kriterin popülizmi tanımlamaya yardımcı olduğunu söyledi. Bunların birincisinin müesses nizam karşıtlığı olduğunu ifade etti. Buna göre popülizmde siyasal elit, ana akım siyaset, kurum, medyanın eleştirisi görülüyor. Ayrıca bu kurumların meşruiyeti sorgulanıyor. Bu anlamda ahlaki olarak bir eleştiri olduğunu belirtti.

Bekaroğlu ikinci kriter olarak ise “gerçek halk” söyleminin kullanımından bahsetti. Popülistlerin sadece kendilerinin gerçek halkı temsil ettiğini savunduklarını  ve kendilerinin menfaatleriyle ülkenin menfaatleri aynı gördüklerini belirtti. Bunun da bazı zararları olduğunu söyledi. Popülistler, kendi menfaatleri dışındaki söylemleri ülkenin çıkarına karşı görüyorlar. Böylece toplumun çoğulcu yapısı da zarar görüyor. Çünkü rakipler halkı temsil etmiyorsa, rakipler başkalarının fikirlerini temsil ediyorlar. Bu anlamda da rakipleri destekleyen seçmenler “gerçek halk” mensubu olmuyor. 


Popülist partilere kim oy veriyor? 

Bekaroğlu daha sonra yeni çıkan bir kitap üzerinden popülistlerin oy kaynakları üzerinde durdu. Inglehart ve Norris'in Cultural Backlash kitabına göre genç kuşaklar popülist partileri daha çok destekliyor. Merkez siyasette kendini görmeyen, post-materyalist değerlere sahip, sandığa gitme eğilimleri düşük gençlerin popülist düşüncelere eğilimli olduğunu ifade etti. Diğer önemli kesim ise orta yaş üstü kuşaklar. Onlar ise merkez partilerin gereğini yapmadığını düşünüyor ve otoriter politikaları destekliyorlar. Bu kuşağın sandığa gitme eğilimleri yüksek. Göç ve suç oranları, ekonomiyle ilgili kaygıları var ve merkez siyasetçilerin gereğini yapmadığını düşünüyorlar. Bu gruplar dışında ekonomik olarak kırılgan, mavi yakalı, düşük eğitimliler, dindarlar ve kırsal kesimler destekliyor. Bekaroğlu bu yüzden popülizmin yükselişinin sadece sosyoekonomik nedenlerle açıklanamadığının üzerinde durdu. 

Popülizmin hiç mi faydası yok? 

Bekaroğlu sunumunun son kısmında iktidardaki popülistlerin ne yaptığı ve bunların sonuçları üzerinde durdu. Öncelikle popülizmle birlikte çoğulculuğa karşı yönetimler gördüğümüzden bahsetti. Kurumsallık karşıtı, sivil toplum karşıtı söylemler ve eylemler de görülüyor. Bu açıdan popülizmin yükselişini normalleştirmek, popülistleri hafife almak, popülistleri muhatap almamak (aldıklarında onlarla aynı üslubu kullanmaları), popülizme alternatif olarak teknokrasiyi görmek (ikisi de müzakereye ve çoğulculuğa kapalı) gibi siyaseten yanlışlar içine düşmemenin önemini vurguladı. Vatandaşlar olarak ise gençler ve çoğulculuğun popülizmin gerçek panzehiri olduğunu ifade etti. Herkesin farklı kimlikleri olduğunu ve bunların bir arada yaşamasının güzelliğinden bahsedilmesi gerektiğini belirtti. 

Program soru-cevap faslıyla sona erdi.


Galeri

Yaklaşan Etkinlikler

Konum