Ayaklanmalar Sonrası Kuzey Afrika'da İnsan Hakları: Zorluklar ve Fırsatlar başlıklı sunum gerçekleşti.


ARAP BAHARI SONRASI KUZEY AFRİKA'DA İNSAN HAKLARINI KONUŞTUK 

3 Ocak 2019 günü İktisat Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü olarak University of London, The School of Oriental and African Studies (SOAS) bünyesinde "Kuzey Afrika ülkelerindeki ayaklanmalardan sonra insan hakları söylem ve uygulamaları: Tunus, Mısır, Fas" başlıklı bir araştırma projesi yürüten Dr. Melek Saral'ı misafir ettik. Program bölüm başkanımız Prof. Haluk Alkan’ın bu çalışmanın uluslararası hukuk alanında öncü bir çalışması olduğu vurgusuyla başladı. 

Toplantı, Saral'ın projenin nasıl doğduğuyla ilgili bilgileri paylaşmasıyla başladı. 2015 yılında fikir olarak  Zürih Üniversitesi'nde doğan proje, 2 seneyi geçkin süredir devam ediyor ve henüz tamamlanmadı. Projenin sorusunu Arap Baharı sonrası insan hakları alanında ne gibi değişimler olduğu oluşturuyor. Saral, toplantıda katılımcılarla hala devam eden projenin bulgularını Tunus ve Mısır'daki tecrübeler üzerinden paylaştı. Saral, insan haklarının kurumsallaşması için ülkelerin kapasitelerinin ve isteklerini incelediği belirtti. Ülkelerin kapasitelerini hukuki reformlar, insan haklarını koruyacak kurumsal yapının oluşturulması, sivil toplumun oluşturulması ve güçlendirilmesi gibi üç alan üzerinden incelerken, isteğin ölçmek için daha zor bir kavram olup tercih ve maksat üzerinden anlamaya çalıştığını ifade etti. 

Tunus: Fırsatların Zorluklarla Karşılaşması 

Saral, Tunus'un Kuzey Afrika'daki tek demokratik ülke olarak uluslararası indekslerde yer aldığını ve literatürde de olumlu bir örnek olarak zikredildiğini söyledi. Tunus'ta 2011-2014 ve 2014-2017 yılları arası olarak iki dönem sınıflandırmasında bulunan Saral'a göre, Tunus toplumunun en büyük kazanımları anayasal süreçi işletme noktasında ısrarlı olan farklı siyasal grupların varlığı ve güçlü bir sivil toplum örgütleri yapılanmasıydı. 2014'e kadar giden süreç anayasayı hazırlarken tarafların uzlaşı ve geri adım atabilme imkanlarından olumlu bir şekilde etkilendi. 2014 sonrası ise ekonomik beklentilerin karşılanamaması, yerel seçimlerin ertelenmesi, temel hizmetlerden mahrum kalınması toplumda hayal kırıklığı oluşturan nedenler oldu. Saral, 2014’ten sonra isteksizlik ve istekte yavaşlamanın kapasite geliştirmeye yansıdığını savundu. Bu yüzden Tunus'un elde ettiği kazanımların geri gidip gitmediği bundan sonra cevap arınılan soru olarak akıllarda yer alıyor.

Mısır: İnsan Hakları İhlallerinin Kurumsallaşması 

Saral, Mısır kısmına geçerken Mısır'a saha çalışması için gidemediğini belirtti. Bu yüzden diasporadaki (İstanbul, Londra ve çeşitli Amerikan şehirleri) Mısırlılarla görüştü. Araştırma sonucunda Mısır'da insan hakları merkezli bir süreç olmadığını ifade etti. Hatta ülkenin kapasitesinin gelişmesi insan hakları ihlalleri için kullanıldı. Mesela ihlalleri kolaylaştırıcı yasal zemin hazırlandı, askeri mahkemeler kanunu halkın aleyhine düzenlendi, hapishane sayıları ve işkence arttı. Bu açıdan kurumsallaşmış bir insan hakları ihlalleri mekanizması kuran bir ülke örneği olarak araştırmada yer aldı. 

Saral'ın sunumu soru-cevap kısmıyla sona erdi. 




Galeri